diktiklerim, tariflerim, prenses eteklerim, moda, sanat,oğlum neee ben derken hayat....

26 Mayıs 2013 Pazar

Feshane günleri

Sabah kalkıp telefonumu açtığım annemden gelen onlarca aramanın nedenini merek ederek aradığımda
-hadi gel Feshane'de Ordu günleri varmış gidelim mi sorusuyla karşılaştım.Severim ben rutinimde olmayan şeyleri yapmayı.En azından ayrı bir deneyimdir benim için.Atladık vapura geçtik Eminönü'ne öğlenin kavurucu sıcağında. Ordanda atladık otobüse uzunca bir kuyruktan sonra oturabildik nihayet.Annemle aramızda geçen akbili verdin vermedin diye uzayan atışmamıza çantasında bulan annem özür dileyerek son buldu bulmasına da Aybars'ın ben demiştim annane ben yapmadım diye konuşmalarına da yanımda oturam genç adamın işgüzar bi şekilde 
-şişşştt bağırma demesiyle son buldu.
Ben aşırı korumacı agresif bir anne değilim varsa bir hata zaten ben müdahale ederim kimseye laf söyletmem ama Türk olarak nedir bu herşeye müdahaleci tavır ben anlamış değilim.Sen kimsin nesin benim çocuğuma dur sus deme hakkını buluyorsun??
Neyse sakinliğimi koruyarak gittik Feshane'ye.Otobüsten indiğim an yüzüme vuran sıcak fuar alanına girmemle gıcık ve sinir bozucu oldu.Kapalı alan kalabalık,insanlar nezaketten yoksun,havalandırmadan 


yoksun ve en de kötüsü satılan gıda maddelerinin ağızları açık bir şekilde dolapta muhafaza edilmesi gerekirken o sıcakta ulu orta her önünden geçenin bir el sürmesiyle satılmayı bekliyorlardı.Aman allahım denilecek türden.Nasıl olabiliyor anlamış değilim.4 gün süren bir fuarın 3. gününe katıldım.Ne yani şimdi 3 gündür o tereyağ,peynir,et o şekilde öylece duruyor mu??İçeride havalandırma olmadığını söylemiştim.Verilen emeğe,harcanan zamana,güce,masrafa o ineğe o süte yazıktır.Nasıl izin veriliyor insan sağlığıyla bu şekilde oynanmasına??


Hele bedava dağıtılan yemek standların önümdeki izdihamı anlatmıyorum bile.
Kapalı alandan açık alana çıkıldığında ise mangal kokusu ve dumanı tüm alanı kaplamış göz gözü görmez nefes alınmaz olmuş.Çok merak ettim doğrusu porsiyonu 25 liradan satılan ve porsiyonun küçücük olduğu ve rağbet görmeyen kuzu çevirme kaç gündür standtaki yerini alıyordu???
Hijyen kurallarının burada da uygulanmadığı ama nedense insanların homini gırtlak yediğine şahit olmak gayet üzücü ve Türk olarak nedir bu görmemişlik,bu kadar mı muhtacız demekten kendimi alamadım.


Yan tarafta bulunan Feshane Lunepark'ı ise almış başını uçmuş gitmiş.Nedir o jeton fiyatlarının pahalılığı???
Sonuçta Lunepark değil mi???  Nedir bu kadar lüks olan. Neden zengin ya da fakir bir çocuk luneparkta dilediği kadar oyuncağa binemesin.4 lira olan jeton çocuklar ve büyükler için farklı fiyatlandırılmış.Şimdi nesi pahalı diyen düşünen insanlara şöyle söyleyeyim  2 çocuklu bi aile ve çocuklar en az 4-5 oyuncağa binse ve bunun yanında suyuydu şekeriydi mısırıydı desek 100 lira bile yetersiz.İnsaf yani.....
Neyse Aybars'a 1 heton alıp çarpışan arabalara binmesine izin verdim. Her ne kadar mutlu olmasada pekte sesi çıkmadı.
Motora binip eve dönerken  şu dünyada benden daha mutlusu yoktu sanırım :))

24 Mayıs 2013 Cuma

Çocuk üzerine kısa bir yazı

32  yaşındayım 1.805 gündür anneyim. Oğlumla inişli çıkışlı yaşadığım 25 ay 1 haftam,yüzlerce  park yüzlerce arkadaş deneyimimiz ve binlerce insan ilişkimiz oldu.Anne olarak yaptığım milyonlarca hata ve milyonlarca doğru,binlerce boğazını sıkma :)) binlerce öpücüklere boğma girişimim oldu.Doğrularım ya da yanlışlarımla anne oldum,anne oldukça hergün yeni şeyler öğrendim.Asla yapmam kesinlikle yaparım ve gel-gitlerim... Her anne gibi benim de zor günlerim acılarım mutluluklarım.Sonunda "ben" değil "biz " olduk.



Öyle oldu ki oğlumdan öncesi yok oldu.O yok olan günlerde bile sanki hep benimleymiş gibi oldu.Doğduğum günden bugüne hep yanımda oldu :)) biliyorum olmadı ama ben öyle hissediyorum.
Annelik hayatımda anladığım ve yapılmaması gereken başlıca kurallardan biridir "çocuk için kavga etmeyeceksin"
Çok büyük bir doğru.Peki çocuk saldırgan ve evebeynler destekleyici olunca nasıl oluyor.İşte burdan sonrasını yazmak istiyorum.
Özel okul sonrası bu yıl devletli olan oğlum okula uyum,arkadaş ilişkileri ve bireysel olarak uyum göstermiş ve başarı sağlamıştır.Fakat okulun ilk gününden beri bitmeyen şikayetlerimiz ve sürekli bir itilip kakılma durumumuz söz konusu. Her sınıfta olduğu gibi bizim sınıfta da 2 tane yaramaz çocuk çıktı. Oğlumdan gelen onca şikayete rağmen bir kere okula gitmeyip bir kere sesini çıkarmamış ben gözümün önünde arkadaşı tarafından saldırıldığına ve şiddete maruz kaldığına şahit oldum.
Annelik iç güdüsüyle çocuğumu kurtarma çabalarım karşı tarafın çocuğunu savurmamla,savurmamla diyorum çünkü anca çocuğumu elinden alabildim ve verdiğim tepki sen ne yapıyorsun kendine gel sen beni biliyormusun demem sonucu   mağdur durumda olan biz birden haksız olduk.Her anne gibi büyük- küçük her ne olursa olsun çocuğum kaç yaşında olursa olsun anne olarak korumak ve savunmak benim görevimdir.Annelik kitabında "erkek çocuğu" bırak kendini savunsun yazmaz.Bana bunu diyen savunan,böyle düşünen  tüm anne-babalar çocuk her zaman çocuktur 100 yaşına gelse bile kiii burda mevzu bahis edilen 5 yaşına daha gelmemiş erkekte olsa yemek su vermezsen yaşamsal faaliyetlerini sürdüremeyecek savunulmaya muhtaç minicik bir bireyden bahsediyorum. 
Heleki yavuz hırsız ev sahibini bastırır durumunu yaşamak daha da sinirlerimin gerilip sesimin yükselmesine neden oldu.Çocuğumu yaşadığı haksızlığa karşı savunmam haklıyken haksız olmama neden oldu.
Tabiki çocuğumu savunacağım gerekirse herşeyi yakarım ben.Karşımda kim olursa olsun tanımam ki bana karşı tarafı savunup oğlumdan özür diletmeyen herşey bir yana kendisinin yanında bu kadar cesaret edip arkadaşına saldıran öğrencinin öğretmeni olsa bile.Eğitim vermek çocuğa kitaptakini alıp empoze etmekle olmaz.Eğitimci çocuğun eğitiminden,ahlakından,ehlileştirilmesinden kısacası herşeyden sorumlu olan kişidir. Egolarından arınmış megolaman ve narsist olmamalıdır.
Tabiki öğretmenin tek başına yapmasıyla başarı 100%100 sağlanamaz.Ailenin evde çocuğuna doğru-yanlış iyi-kötü diye sınıflandırıp öğretmesi gerekir.Şu 2 günde öğrendiğim başka birşey de eğitim düzeyi yükseldikçe memnuniyetsiz,laf dinlemez,yaramaz,doyumsuz ve mutsuz çocuklar oldu.Çalışan anne babalar çocuklarına ayırmadığı vakitlerini her dediğini yaparak doldurdu.
Sonra o sorumsuz kendini çok seven eğitimli evebeynler kitaplar okudu ve kendi çocuğuna uyguladı.Bilmeden kitapta yazan çocuğun kendi çocuğu olmadığını.
Farkı ayıramadı bile gözünde at gözlükleri takılıyken.
Peki benim ve benim gibi çocuğu olanların günahı ne??
Ben çocuğuma sana 1 vurana sen 5 vur oğlum demediğim,agresif,hırçın,mutsuz çocuk yerine uysal çocuk yetiştirdiğim için mi suçluyum???

Peki tuzu kuru olan ayrı bir kesim var birde.Dışardan müdahale etmeyip yorum yapan beni suçlayan kendi benimle aynı duyguları yaşamamış kesim???
İnsanlar çoka ayrılır
KÖTÜLER SORUNLULAR SORUMSUZLAR FESATLAR ART NİYETLİLER LAF SOKANLAR ..... Ben karşı tarafta yer alıyorum :)) 
Çocuklar bizim geleceğimiz bizim eserimiz lütfen sağlıklı nesiller yetiştirelim...

12 Mayıs 2013 Pazar

Anneler Günü

Annesiz olmak hayata 1-0 yenik başlamak demektir,senin için uykularından feragat eden hayatını karşılık beklemeden feda eden tek insandan mahrum olmak demektir.Bir yarının değil hayatının eksik kalması demektir.
Ölümden korkmuyorum tek korkum ben ölürsem oğlum ne olur??
Düşüncesi bile içimi acıyıyor.Kim onu benden daha çok sevebilir?? Kim beni annemden başka daha çok sevdi ki... Karşılık beklemeden, menfaatsiz,saf ve tertemiz. 
Annelik doğamda vardı her zaman ama kendi bebeğimi kucama alana kadar bilemedim annemin değerini :((
İçimde ukte olan, canımı yakan beni kahreden acılar vardır 
-keşke anneme bunu yapmasaydım dediğim :((
Yinede beni sevmekten  hiç vazgeçmedi, ah etmedi,terketmedi,sevdi,sevdi ve hep sevdi.Annem der ki;
-ben bu dünyadan göçüp gitsemde mezarıma gelip beni ziyarete geldiğinizde bile kemiklerim bile sizi sevecek...
Ben ve ablam içinde böyle evlat sevgisi taşıyan bir anneyle büyüdük kendisi hiç anne sevgisi yaşamamasına rağmen. Hayat onun için hep iniş çıkışlı oldu.Hiç kolay,mutlu,yaşanası ve huzurlu olmadı.O şartlarda okuttu,büyüttü.Zaten annelikte bu demek değilmi sonra ne farkımız kalırdı hayvanlardan.
Annen varsa hayatta her zaman çocuksun 100 yaşında olsan bile
Annen varsa hayatta hasta olduğunda sana bakacak kusarken  alnını tutacak biri var demektir
Annen varsa hayatta gidecek ve açken karnını doyuracak bir kapın var demektir
Annen varsa hayatta hiç büyümemek hep çocuk kalmak demektir.
İyiki annem benim annem iyiki ben annemin kızıyım.
Annemin ve tüm annelerin Anneler Günü kutlu olsun 
Annemi çok seviyorumm

11 Mayıs 2013 Cumartesi

Efil efil kloş etekler

Yaz aylarının vazgeçilmezi etekdir.Uzun kısa farketmez yapış yapış geçen İstanbul'un yazında etek kurtarıcıdır herhalde.Son 2 yıldır belden lastikli uzun etekler pek bi moda.Geçen sene aldığım eteği giymek pek nasip olmasa da bu yıl kendim dikip gardolabıma eklediğim yeni parçalarımla bu yaz güzel olacak.



Eteklerim burada görülenlerle sınırlı kalmayacak aralarına daha yenileri de eklenecektir.Uzun, kısa,arkadan uzun önden kısa eteklerle hayırlı bir şekilde yazı çıkartmayı düşünüyorum.
Penye,jarse,şifon ya da krep kumaşlarla hazırladığım ve hazırlayacağım mini kreasyonum havaların düzelip güneşin açmasını bekliyor.Herkese şiddetle tavsiye eder efil efil bir yaz geçirmesini dilerim ;))

5 Mayıs 2013 Pazar

Davşanlı mutfak önlüğü

Davşanım eve geldi geleli evim şenlendi. Bu evde bir bayram edasıyla salına salına gezen davşanım ilham kaynağım oldu. Çokta güzel oldu mutfak önlüğüm sevgili ablamın mutfağını süslesin :)))